Askeri hedefleri hedef aldık, sivil hedeflere saldırmadık

İran’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Hasan Habibullahzadeh, İran’ın İsrail’e yönelik hava saldırısına ilişkin gündemdeki bazı sorulara cevap verdi.Bilhassa operasyonun amacı ve saldırının yetersiz olduğu mevzusundaki sual işaretlerini gidermeye çalışan Habibullahzadeh, şu açıklamaları yapmış oldu: 1 NİSAN SALDIRISINA MİSİLLEME Siyonist rejimin 1 Nisan 2024’te İran İslam Cumhuriyeti’nin Şam Konsolosluğu’na düzenlemiş olduğu terör saldırısı, internasyonal hukukun, Birleşmiş Milletler […]

Nisan 16, 2024 - 11:20
 0
Askeri hedefleri hedef aldık, sivil hedeflere saldırmadık


İran’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Hasan Habibullahzadeh, İran’ın İsrail’e yönelik hava saldırısına ilişkin gündemdeki bazı sorulara cevap verdi.Bilhassa operasyonun amacı ve saldırının yetersiz olduğu mevzusundaki sual işaretlerini gidermeye çalışan Habibullahzadeh, şu açıklamaları yapmış oldu:

1 NİSAN SALDIRISINA MİSİLLEME

Siyonist rejimin 1 Nisan 2024’te İran İslam Cumhuriyeti’nin Şam Konsolosluğu’na düzenlemiş olduğu terör saldırısı, internasyonal hukukun, Birleşmiş Milletler Şartı’nın ve bilhassa bu Koşul’ın 2 (4) maddesinin ve temsilciler ile diplomatik ve konsolosluk binalarının dokunulmazlığı ilkesinin ağır bir ihlali olarak değerlendirilmektedir. İran İslam Cumhuriyeti, bölgede gerilimin tırmanmasını önlemek amacıyla ilk olarak hukuki, internasyonal ve diplomatik yola odaklandı ve arkasından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden bu kabahat ve terör eylemini kınamasını ve bu cinayetin faillerini yargılamak ve ülkelerin diplomatik yerlerine karşı bu tür korkulu suçların tekrarını önlemek için emin ve uygun önlemler almasını talep etti. Ne yazık ki sürekli üyesi olan üç batılı ülkenin yaklaşımı sebebiyle Güvenlik Konseyi bu eylemi kınamayı başaramadı ve İsrail rejiminin internasyonal hukukun temel ilkelerini ihlal etmesine izin verdi. Üstelik Gazze Şeridi’nde cinayetlerin başlamasından bu yana geçen 7 ayı aşkın süre süresince İsrail rejimine karşı Filistin halkına yönelik işlenen suçları durdurmak için ciddi bir adım atılmadı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu eylemi kınayan tek bir izahat yapmaması karşısında, İran İslam Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. Maddesi uyarınca, Siyonist rejimi meşru savunma çerçevesinde cezalandırmaktan başka seçeneği yoktu.

BM GÜVENLİK KONSEYİ’NE ÇAĞRI

İran İslam Cumhuriyeti oldukca itidalli davrandı fakat sonunda Siyonist rejimin yaptıklarının bedelini alması ihtiyaç duyulan bir aşamaya geldi. İsrail rejiminin mevcut politikası, iktidarı korumak ve hesap vermekten kaçınmak için çatışmayı genişletmek ve yoğunlaştırmaktır. Ne yazık ki Güvenlik Konseyi maksimum eylemsizlik gösterdi. Birleşmiş Milletler, bu kurumun haydut bir rejimin hırsları ve onu destekleyen Batılı ülkelerin siyasal çıkarları tarafınca rehin tutulmasına izin vermemelidir. Güvenlik Konseyi, sorumluluğunu yerine getirmeli ve internasyonal sulh ve güvenliğe yönelik gerçek tehditle savaşım etmeli ve İsrail rejiminin internasyonal yasaları ihlal etme ve bu rejimi yaptırıma zorlama mevzusundaki pervasızlığına cevap olarak Birleşmiş Milletler Şartı’nın yedinci kısmı kapsamındaki taahhütlerinizi yerine getirmelidir. SALDIRI YETERSİZ Mİ? İran İslam Cumhuriyeti’nin lüzumlu ve orantılı olarak yapılmış oldu ve yalnızca Şam’daki İran Konsolosluğu’na yönelik terör saldırısında kullanılan askeri hedefler hedef alındı. İran Silahlı Kuvvetleri herhangi bir ekonomik yeri yada sivillerin yaşamış olduğu bir bölgeyi hedef almadı. Bu operasyonun amacı karşı tarafa net bir ileti iletmekti. İran İslam Cumhuriyeti bölgedeki çatışmayı tırmandırmaya çalışmıyor. Dolayısıyla operasyondan sonrasında bu mevzunun İran açısından kapandığını sadece Siyonist rejimin karşı tedbir alması halinde tepkisinin süratli ve kapsamlı olacağını deklare etti.

“UYARI MAHİYETİNDE”

İran İslam Cumhuriyeti, İsrail rejiminin herhangi bir askeri macerasına karşı uyarıda bulunurken, Tahran’ın egemenlik, toprak bütünlüğü ve halkın savunulması, güvenlik ve ulusal çıkarların ihlallerinin önlenmesi mevzusundaki kararlılığını ve internasyonal hukuka uygun şekilde her türlü tehdide cevap vereceğini altını çizdi. “İSRAİL YAYILMACILIK PEŞİNDE” İsrail rejimi yayılmacılık arayışındadır. Bu rejim 1948’den bu yana internasyonal kararları görmezden gelmiş olarak, Filistin topraklarını daha çok işgal etmektedir. Ilkin sınırı olan bir toprak istediler, sonrasında Filistin topraklarının yarısını aldılar, sonrasında Filistin topraklarının tamamını işgal etmeyi gündeme getirdiler, arkasından Filistin’in komşu ülkelerini işgal edip onların topraklarından bir parça aldılar. Şu anda bile Siyonizmin temel hedefi daha büyük bir İsrail oluşturmaktır. Sadece direniş gücü yardımıyla Nil’den Fırat’a hayalini gerçekleştirmeye çalışanlar bugün Gazze Şeridi’ne battı. “TÜRKİYE VE İRAN TEHDİT ALTINDA” Kuşkusuz 20. yüzyılın başlangıcında olduğu şeklinde İslam vatanlarında tekrardan parçalanma projesini harekete geçirme ve bir dönüşüm süreci yaratma yönünde uzun senelerden beri planlar yapılıyordu. Bazı alanlarda değişikliklere neden olan, sadece mühim başarısızlıkları da bununla beraber getiren Büyük Ortadoğu projesi bu planlardan biriydi. Büyük Ortadoğu projesi, bölge ülkelerini İsrail’in yörüngesine dayalı tek bir sistem haline getirmeyi amaçlıyordu. Bu planın uygulanması, zayıflıkları sebebiyle çoğu zaman İsrail’in müttefiki haline gelen minik ülkelerin doğmasına yol açıyordu. Ayrıca ülkeler arasındaki bölgesel, etnik, dinsel konulardaki farklılıklar da bu projenin mühim bir parçası. Ek olarak bölge dışı ülkelerin terörizmi destekleme, silahlandırma ve huzursuzluk çıkarma amacıyla bölgede aşırıcılığı teşvik etme yönündeki yıkıcı müdahaleleri de bu projenin bir öteki mühim parçası olarak değerlendiriliyor.

Bu Habere tepkin nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow